"Rüyalar, tıpkı bir ayna gibi ruhun derinliklerine bakmamıza olanak tanır." – Carl Jung
Rüyalar bazen çok net hatırladığımız, bazen de kaybolan fakat her zaman iz bırakan deneyimlerdir. Hepimiz uyurken ya farklı dünyalarda gezeriz ya da gerçek hayattaki korkularımızla yüzleşiriz. Rüyalar sadece uykularımızın bir süsü değil, aynı zamanda psikolojimizin derinliklerine açılan bir kapıdır. İnsanlık tarihinde yüzyıllardır merak edilen bir konu olmuştur. Felsefe, din, bilim gibi birçok alan bu konuyla ilgilenmiştir. Psikoloji de bu alanlardan birisidir. Peki, neden rüya görürüz? Nasıl mesajlar taşırlar? Ve psikolojik anlamda nasıl bir işlevi vardır?
Rüyalar, REM uykusu (uykuda rüya gördüğümüz evre, adını gözlerin hızlı hareketinden alır) anındayken meydana gelen ve genellikle zihinsel ve duygusal deneyimlerdir. Psikoloji alanı ise rüyaları, bireyin bilinçdışındaki duygularının ve düşüncelerinin bir dışa yansıması olarak görür. Rüya ve psikoloji arasındaki ilişkiyi anlatan iki önemli kuram ve kuramcı vardır. Bunlardan birisi Sigmund Freud'un Rüya Kuramı, diğeri ise Carl Jung'un Rüya Kuramıdır. Freud’a göre rüyalar, bireyin bilinçdışındaki isteklerin, endişelerin ve çatışmaların ortaya çıktığı bir alandır ve insanların içsel dünyalarını anlamada bir araç olabilir. Jung ise Freud’un bu görüşlerini genişleterek rüyaların yalnızca kişisel değil, insanlığın ortak deneyimlerini de içerdiğini ekler. Rüyaların içeriği, kişisel duygular, travmalar ve gün içinde yaşadığımız olaylar olabilir ve terapide bu tür rüyalar bireyi anlamada yardımcı olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki her rüya, kesin ve objektif bilgi sunmaz.
Rüyalarımız genel anlamda bir film sahnesi değildir; rüyalarımızdan ders çıkarmak mümkündür. Kendi bilinçdışımıza açılan bir kapıdır ve bunu anlamlandırmak için rüya günlüğü tutulabilir. Bilim insanları, rüyaların duygusal anlamda denge sağlama, yaratıcı olma, fikir geliştirme ve hafıza işleme gibi işlevleri olduğundan bahsetmişlerdir. Psikoloji literatüründe ise duygu işleme, bilinçdışı ve travmaları yansıtma ve bireyin kendisini tanıması gibi işlevleri vardır. Rüyaların birkaç türü ve işlevi daha vardır; bunlar şunlardır:
• Berrak Rüyalar: Rüya sırasında kontrol sahibi olmayı ifade eder ve öz farkındalığa katkı sağlar.
• Tekrarlayan Rüyalar: Çözülmemiş bir soruna ve kaygıya işaret edebilir. Kontrol edemediğimiz bir durumun yansıması olabilir.
• Kabuslar: Sık görülen ve tekrarlayan kabuslar, bir travma, stres veya kaygının yansıması olabilir. Bu tür durumlarda destek alınması önerilir.
Teknoloji alanı ise artık rüya araştırmalarına girişmiştir. Günümüzde bilim insanları, rüya sürecini daha iyi anlamak için beyin görüntüleme teknolojisini kullanıyor. Ve bilinmez bir dünyayı, keşfedilmeyi bekleyen bir okyanusu aydınlatmaya çalışıyorlar. Belki de gelecekte rüyalarımızı kontrol edebilir, hatta daha net kayıt altına aldığımız bir döneme gelebiliriz. Bu heyecan verici olmaz mı?
Sonuç olarak, rüyalar her bireyin kendine özgü bilinçdışının bir yansımasıdır. Rüyalarımızı anlamak, hatta onlardan dersler çıkarmak, zihnimizi ve ruhumuzu daha yakından anlamanın ilk adımı olabilir. Kim bilir, belki de bu gece göreceğiniz bir rüya, hayatınızda fark etmeden başladığınız bir değişimin kapısını aralar ya da fark etmeden ertelediğiniz düşüncelerinizin veya fikirlerinizin bir hatırlatması olur.
Detaylı bilgi ve iletişim için: @ogr.psk.beratatar