Kapadokya Üniversitesi
NEMS
Neslihan Atmaca
Köşe Yazarı
Neslihan Atmaca
 

Bastırdığınız Duygular Savunmalarınızdır!

    Yaşadığımız bir olay sonrası birden fazla duygu deneyimleriz. Duygularımız, düşüncelerimizden oldukça etkilenirler. Bu yüzden htiğimiz duygular bizi bazen harekete geçirirken kimi zamanda kendi içimize çekilmemize sebep olur.   Duyguları hmek kadar ifade etmek de çok önemlidir. Doğru ya da yanlış duygular, duygular yoktur. Bu şekilde bir etiket yakıştırmak aslında bizim değil karşımızdaki insanın bizde oluşturduğu bakış açısıdır. Kendimizin yargılanacağı düşüncesi ile duygularımızı ifade etmek yerine bastırmayı tercih ederiz. O an bize göre bu bastırma, duygularımızı kontrol altına almak gibi gelebilir. Fakat ilerleyen zamanlarda bunun gerek duygusal gerekse fiziksel yansıması olumsuz olarak karşımıza çıkabilmektedir.   Bazen de yargılanmanın dışında, yaşadığımız duyguyu ifade edince karşımızdaki üzülür diye düşünüp bazen de duygularımızı ifade etmemiz zayıflık göstergesi olur diye, duygumuzu erteler ve bastırırız. Oysa, yaşanan o anı kurtaran bu bazen farkında olup bazen farkında olmadan yaptığımız, zamanla içimizi doldurup taşıran bu durum bize ne kadar çok zarar vermektedir.   Zihnimiz, bu duygu saklama zamanında alabileceği kadar duyguyu içinde biriktirmeye başlar. Bir süre sonra alabileceği maksimum duygu seviyesine ulaştığında ise yavaş yavaş gerilme olduğunu hissedersiniz. Bir de bakmışsınız ki sanki zihniniz patlarcasına yankılanıyor! Bundan sonrası savunma mekanizmalarına yerini bırakırken bizi olmadığımız bir insan rolüne bürümeye çoktan başlamıştır bile.   İnsan bastıramadığı ve korktuğu duygunun esiri olmaya başlayınca, htiğinin aksine davranmaya başlar. Gittikçe bu durum duygu bastırmanın da ötesine geçer. Artık kişi hep “oluyormuş”gibi davranmaya ve bunu da çevresine bu şekilde yansıtmaya başlar. Çünkü artık onun için kendisinin bir önemi kalmaz. İspat çabasında olduğu şey sakladığı duyguların tam tersidir.   Peki nasıl mı davranır? Küçük olaylara çok fazla tepki verir.   Dikkatini başka şeylere vermeye çalışır. Bu bazen bir film izlemek bazen işine gömülüp meşgulmuş izlenimi vermek bazen ise tamamen kendisine yabancılaşmak şeklinde kendini gösterir. Hazmedemediğimiz olayları kabule geçerken yüzleşmenin ardından gelen dingiliği yaşamaya ihtiyacınız olduğunu unutmayın!   Kendinizle yüzleşin! Sizi rol yapmaya sürükleyen, bastırmaya mecbur htiğiniz duygunuzu karşınıza alın ve ifade edin: “Ben hata da olsa, olumsuz da olsa, beni inciten ……….olayının bana yüklediği bu kaldırması zor duyguyu tamamen kabul ediyorum. Bastırmak zorunda kaldığım bu hissi bana yükleyen tüm kişi ve şartları kabul edip, dinliğinin yaşanmasını seçiyorum.” Hayat seçimlerimizle oluşur. Sonucu değiştiren sizin baştaki tavrınızdır.  
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2022 - Perşembe

Bastırdığınız Duygular Savunmalarınızdır!

 

 

Yaşadığımız bir olay sonrası birden fazla duygu deneyimleriz. Duygularımız, düşüncelerimizden oldukça etkilenirler. Bu yüzden htiğimiz duygular bizi bazen harekete geçirirken kimi zamanda kendi içimize çekilmemize sebep olur.

 

Duyguları hmek kadar ifade etmek de çok önemlidir. Doğru ya da yanlış duygular, duygular yoktur. Bu şekilde bir etiket yakıştırmak aslında bizim değil karşımızdaki insanın bizde oluşturduğu bakış açısıdır. Kendimizin yargılanacağı düşüncesi ile duygularımızı ifade etmek yerine bastırmayı tercih ederiz. O an bize göre bu bastırma, duygularımızı kontrol altına almak gibi gelebilir. Fakat ilerleyen zamanlarda bunun gerek duygusal gerekse fiziksel yansıması olumsuz olarak karşımıza çıkabilmektedir.

 

Bazen de yargılanmanın dışında, yaşadığımız duyguyu ifade edince karşımızdaki üzülür diye düşünüp bazen de duygularımızı ifade etmemiz zayıflık göstergesi olur diye, duygumuzu erteler ve bastırırız. Oysa, yaşanan o anı kurtaran bu bazen farkında olup bazen farkında olmadan yaptığımız, zamanla içimizi doldurup taşıran bu durum bize ne kadar çok zarar vermektedir.

 

Zihnimiz, bu duygu saklama zamanında alabileceği kadar duyguyu içinde biriktirmeye başlar. Bir süre sonra alabileceği maksimum duygu seviyesine ulaştığında ise yavaş yavaş gerilme olduğunu hissedersiniz. Bir de bakmışsınız ki sanki zihniniz patlarcasına yankılanıyor! Bundan sonrası savunma mekanizmalarına yerini bırakırken bizi olmadığımız bir insan rolüne bürümeye çoktan başlamıştır bile.

 

İnsan bastıramadığı ve korktuğu duygunun esiri olmaya başlayınca, htiğinin aksine davranmaya başlar. Gittikçe bu durum duygu bastırmanın da ötesine geçer. Artık kişi hep “oluyormuş”gibi davranmaya ve bunu da çevresine bu şekilde yansıtmaya başlar. Çünkü artık onun için kendisinin bir önemi kalmaz. İspat çabasında olduğu şey sakladığı duyguların tam tersidir.

 

Peki nasıl mı davranır?

Küçük olaylara çok fazla tepki verir.

 

Dikkatini başka şeylere vermeye çalışır. Bu bazen bir film izlemek bazen işine gömülüp meşgulmuş izlenimi vermek bazen ise tamamen kendisine yabancılaşmak şeklinde kendini gösterir. Hazmedemediğimiz olayları kabule geçerken yüzleşmenin ardından gelen dingiliği yaşamaya ihtiyacınız olduğunu unutmayın!

 

Kendinizle yüzleşin! Sizi rol yapmaya sürükleyen, bastırmaya mecbur htiğiniz duygunuzu karşınıza alın ve ifade edin:

“Ben hata da olsa, olumsuz da olsa, beni inciten ……….olayının bana yüklediği bu kaldırması zor duyguyu tamamen kabul ediyorum. Bastırmak zorunda kaldığım bu hissi bana yükleyen tüm kişi ve şartları kabul edip, dinliğinin yaşanmasını seçiyorum.”

Hayat seçimlerimizle oluşur. Sonucu değiştiren sizin baştaki tavrınızdır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve lalehaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.