Ellerim titrer gibi susuyorum bugün. Boynuma dolamışım rüzgarı, saçlarımı kesiyor ayaz tel tel...
Gitmek istiyorum bugünlerde en uzaklarıma, dokunmak istiyorum yalnızlığıma.
Ama her defasında bir kalabalık kelepçesi ellerimde, bir çok akıl prangası ayaklarımda.
Tutuyorlar beni sığ denizde boğar gibi. İnandırmaya çalışıyorlar inandıklarına ve yargılıyorlar acımasızca.
Gitmenize izin vermiyorlar çünkü yeni şeyler görmeniz rahatsız eder insanları, aynı yolları ezip aynı havayı solumanızı isterler. Hayata takılmış bir at gözlüğüyle belki dört dağ arasında körleşmenizi izlerler. Kendi cesaret edemediklerine sizin de cesaret etmenizi istemezler. Dünya’nın buradan ibaret olduğunu varsayarak dokunulmayan yılan gibi buz kesmişlerdir.
Bazen gidebilmeli hayatta, uzakları özlemeli yakınları unutmalı...
Uzaklaşamadığımız için bu fikir fukaralığımız, aynıya bağlılığımız, sert düşüşlerimiz belki de hiç kalkamayışlarımız....