Değişik bir iklimdeyim bu aralar bir üşüyor bir terliyor ruhum. Ayrılık şarkıları çalıyor kafamın içinde. Kendimi terk etmeye beş kala, beni terk edenler on geçiyor.
İyi miyim kötü müyüm karmaşasıyla meşgulken kaybediyorum en değerli zamanları. Derken; iyiyim iyiyim bu aralar fikir karmaşalarımın geçmesini bekliyorum sadece sesleri zihnimde.
Böyleyiz biz kadınlar, kimsenin bizi terk etmesi bozmaz bizi. Sabah uyandık mı o enerji dolu gülümsemeyle, en cart kırmızı ojeyle ruju kombinlemektir bütün mutluluk bizim için. Adımlarımızı zor attığımız ve bir çoğuna saçma gelen topuklular, aslında gücümüzü testtir her bir adımda. Buradayız diye inletiriz sağlam zeminleri. Kadınlar burada çığlıklarıdır o en sert basılmış tak tak tak tak çınlamaları. Evet evet geliyoruz buradayız. Sizin şu hiçleştirme çabanıza karşı en güzel silah sesleriyle buradayız.
Dedim ya bir kadın terkedilmekten korkmaz bu ister eş ister dost olsun hiç fark etmez. Fakat kadın ancak kendini terk edince yığılır yerlere. Güçsüzdür elleri, nefessizdir ciğeri, ve hiçtir kocaman. Tarak girmeyen saçları çökmüş gözleriyle gülümsüyor gibi yapar Dünya’ya. En çok kendini terk ederken acır eti tırnağı. Yaşamayı bırakır usulca, çiçeğin sonbaharda toprağa teslimiyetidir kadının kendini terk edişi. Tüm baharı siler atar ayaza bırakır iklimi. Tüm güzellikleri ölür kadının kendini terk edişiyle. Acemi çıraklar gibi değil, ustaca atar uçurumlardan tüm güzellikleri.
Neden anlatıyorsun bunları derler adama, anlatıyorum çünkü terk etmeyin kendinizi. Çiçeklerinizi bahardan mahrum bırakmayın. Sevin kendinizi en renkli ojeleri sürün o güzel tırnaklarınıza mutlu ediyorsa eğer! Vurun topuklarınızı bağırsın sizin yerinize buradayız diye. Yoklama versin hadsizlere.
Kadının mutlu olduğu toprak çiçek bahçesidir. Kendinle barışık, kendini bulan kadın Dünya’nın en verimli en kudretli insandır…