Severim ben düşen kuru yaprakları, yeni bir bahara hazırlıktır sonbahar. Üşüyeceksin arada iliklerine kadar, o yüzden üşüdüğünü hmektir sonbahar. Yerlere yığılmış yaprakların rengidir ayaklarıma dolanan. Hüzün olarak bilmem sonbaharı, aksine yaşamın devam ettiğine en güzel kanıttır sarı kuru yapraklar. Kahvenin dumanını koklamak, yün kazaklara boğulmak, şehri bastıran yağmuru dinlemektir sonbahar.
Yeni kitap arayışlarım, yeni sezon afilli dizi araştırmalarım ve geçen kış ördüğüm battaniyemi koltuğun koluna ikamet ettirişimdir sonbahar. Saksılara ne diksem telaşıyla anlamadığım tohumları toprağa sokuşturmaktır sonbahar. Severim mevsimleri. Her mevsim başka bir güzelliktir ruhuma. Bir sebeptir ömre ve bir derstir hayatı somutlaştırmışlara. En güzel yeşilin bir gün kuruyacağını, en sıcak güneşin bir gün üşüteceğini anlatır. Mevsimlerdir aslında her şeyin geçeceğini ilmek ilmek işleyen ruha. Ne yeşil güvenir yeşilliğine, ne güneş güvenir ateşine. Teslimiyeti bilir doğa; gerçeğe teslim olmayı.
Gerçek nedir dersen gerçek yaradandır. Gerçeği unutturdular şimdilerde. Gençlerin çoğu ne olduğuna emin olamadıkları şeylerin peşinde. Kaynak diye okudukları anti inanç dolu yazılar, kıymetli gayretlerle yazılıp itinayla servis edilen bir tepsi zehirli tatlı. Kolay inanıyorlar yalana ve zor kabul ediyorlar gerçekleri. Oysa her nefeste anlatılıyor gerçekler. Lakin, Bakara Suresi 18. Ayet: “Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler”.
Yine sonbahar rüzgârları eteğimde,
Delice dans ediyor kuru yapraklar.
Çare yok gerçekten bitip gidene.
Kış yağmurları kapımda,
Silemedim camları kirlenmeye hazırken,
Zaten bahara nazırdı temizlikler.
Şimdi bir kuş sürüsü bulup peşine takılmak lazım,