Dönerken köşedeki sokağı, aklımı istila etmiş bambaşka düşünceler. Görmüyorum soğuktan; market kapısına sığınmış yavru köpeği, karşıdan gelen boncuk gözlü çocuğu, tepemde telaşla uçan güvercinleri, evine ekmek götüren amcayı...
Hayatı nasılda ıskalıyoruz. Nasıl körleşmiş bakan gözlerimiz. Zihnimiz çöp kutusuyken yürüyen ayaklarımız adrese odaklanmış navigasyon gibi. Her olan olayı yerli yerinde bırakıp zamanın içinde kalabilsek. Anın tadına bakıp dokunabilsek yaşantıya. Mesela biraz daha az zaman ayırsak teknolojiye!
Ne yakışırdı oysa! sıcak bir çaya; penceredeki yağmur, raftaki kitap, özlenen dostun doyumsuz sohbeti..
İstikamet hayatı gerçekten yaşayabilmek,
Görmek herşeyi,
Çocukluktaki gibi parkeleri saymak,
Çizgilere basmamak,
Su birikintisini teğet geçmemek,
Derin bir nefes,
Gülümseme,
Bitkisel hayat sona erdi,
Yeniden doğma vakti...