Son dönemlerde akran zorbalığına dair çıkan haberler bir kez daha gösteriyor ki şiddet, ergenler arasında popülarite yaratmayı sağlayan bir durum halini almaya başlıyor. Birey ergenlik döneminde arkadaşlarıyla etkileşim haline girerek toplum içinde özel bir yer edinmeye çalışır. Kendine ait ideal benliğini oluştururken iyi arkadaşlık kurmalıdır ki sosyalleşme çabası içine girebilsinler. Birçok uzman iyi arkadaşlık kurabilen ergenin bu durumunu ruh sağlığının olumlu yönde geliştiğinin bir ölçütü olarak kabul etmektedir. Ergenlik döneminde bir gruba ait olma duygusu aşırı derecede önemlidir. Ergen zayıf arkadaşlıklar içine girdiği zaman bu onun ileriki hayatında da başarısız ilişkiler kurmasına neden olur. Okul hayatında tercih edilmeyen, yalnız bırakılan çocukların dikkat çekmek için zorbalık davranışını sergileyebilir. Ergenlik döneminde sosyal kabulün şartı olarak bazen bir gruba ait olarak şiddet eğilimli davranışlarda bulunmak koşul olarak ergene sunulabilir.
Sigara ile lise döneminde tanışan bir ergen, sırf arkadaşlarına uyum sağlamak için sigara içtiğini, yalnızken ise içmek istemediğini söylediğinde, onun için arkadaşlarının grubunda yer almanın nasıl bir öneme sahip olduğunu görebiliyorduk. Çocukluktan yetişkinliğe giderken hem ailesine hem de arkadaş çevresine büyüdüğünü ve bireyselleştiğini kanıtlama çabası da ergeni bunu yapmaya itebilirdi. Böyle durumlarda aileler, sadece arkadaşlarının davranışlarının ne olduğunun önemi olmadığı ve kendisini bireysel olarak kararlar alması konusunda cesaretlendirmeliler. Ebeveynlerin tutumları bu noktada ergenlerin davranışı üzerinde çok büyük bir öneme sahiptir. Bazı ergenler, ailelerinin de sigara kullandığını ve bu nedenle de kendilerine bu konuda yasak getirmelerinin mantıklı olmadığını savunuyor. Bu durum şiddet konusunda da aynı şekilde yorumlanabilmektedir.
Bir başka durum ise, şiddet göstererek, korku oluşturup kendine saygı gösterilmesini sağlayan babayı model alan bir çocuğun aynı davranışı okulda sergilemesidir. Özellikle erkek çocukları bu konuda babayı rol alarak bunu davranışlarına yansıtır.
Kendilerince mantık oluşturan ergenler haberlerde de istediğimiz gibi yaptıkları davranışın sonucuna kabullenerek bunun sosyal medyada tanınmak için iyi bir fırsat olarak görmektedirler. Arkadaşına uyguladığı şiddetin fiziksel olarak ne kadar zarar verdiği ergen için önemli olmayabilir. Kendince daha güçsüz olduğuna inandığı bir arkadaşının üzerinde fiziksel ya da sözlü zorbalıkta bulunmak kendi yenilmezliğinin ispatıdır. Göstermiş olduğu şiddetin arkasından pişman olmadığını söylerken yaptığı hareketle nasıl övündüğü bizleri şaşırtmasın. Çünkü çocuk saygı duyulmasının gerekli sebebi olarak ailesinde şiddeti öğrenmiştir Kendisi de babasından ya da yakın akrabalarından şiddet gördüğü için korkup onlara zorunlu olarak saygı duymaktadır.
Ailenin çocuğu yetiştirirken göstermiş olduğu tutum, çocuğun gerek ergenlik gerekse erişkinlik dünyasında olumlu bağlar kurmasında etkileyici bir öneme sahiptir. Bazen kendisini sevmeye, saygı duyulmaya layık bulmayan ergen başkalarına uyguladığı saldırgan davranışlarla bunun tam tersini yansıtabilir. Son zamanlarda özellikle kızlar arasında yayılan akran zorbalığının sebeplerinden biri de internetin yanlış kullanımıdır. Birbirlerine şiddet uygulayıp bunları videoya çekenler, izlenme rekorunun kırılmasına odaklandığı için yaptığı davranışın sonucunu farkında bile değildir.
Bizler yetişkin olarak çocuklarımıza daha fazla zaman ayırmalı ve onları yargılamadan önce iyi bir dinleyici olmalıyız. İyi bir model olmak istiyorsak, ergende oluşturmak istediğimiz davranışı yaşadığımız hayata yansıtmalıyız. Aile içinde birbirimizle konuşma tarzından, kullanılan sözcüklere kadar daha dikkatli olmak zorundayız. Kendi zamanımızla kıyaslama yapmaya kalkmak ise sorunu daha büyük çıkmaza sokmaktan başka bir işe yaramaz. Önce davranışın neden sergilendiğini, hangi duygularla hareket edildiğini gözlemlemeliyiz.
Güç, zamanımızda her ne kadar sahip olunan mal varlığı ya da makamla tanımlansa da; Tolstoy’un dediği gibi, İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruşundadır. Çocuklarımıza bu duruşun hiçbir şeyle kıyaslanamayacağını anlatmalıyız…