Sessiz keyif
Söyleyecek çok sözünüz vardır bazen. Zamanında içinizi boşaltmak için ne de çok çırpınırsınız. Öfke ile haksızlık bir araya geldiğinde bu çırpınma can çekişme gibi gelir insana. Oysa, insan çatışma içine girmeden önce her anlamda kazancını düşünmeli. Laf sokmak, had bildirmek, egoya hizmet eden davranışlardır. Sadece tatmin olmak için ağzınıza geleni saymak kendinize yaptığınız en büyük haksızlıklardan biridir. Hata yapan herkes hangi sıfatlara layık olduğunu mutlaka farkındadır. Duymak ile bilmek çok ayrı şeyler htirdiği için yüzleşmeye uzaktır. Yok saymak ister yaşadığı her şeyi. Böyle bir savunma oluşturan insanlarla tartışmaya girmek, onlara değer katmaktır aynı zamanda. Bunu yapmayın. Kimseye layık olmadığı değeri yüklemeye çalışmayın. Seviyorsanız kendiniz için, Affediyorsanız kendiniz için, Vazgeçiyorsanız yine kendiniz için olsun. Bir başkası, vazgeçilmezliği ile neden benim hayatımın ortasında olsun? Sorun bu soruyu kendinize? Cevabı çok kayda değer olsaydı zaten bu aşamaya gelir miydi? Herkese verilecek bir cevabınız elbette olsun. Ama dile getirmek sizin tercihiz olsun. Hatasını,;pişkinlikle, yüzsüzlük ve riya ile devam ettiren birine bir kelime dahi sitem etmek onun yaptığına eş tutmaktır kendinizi. Varsın, sessizliğin hangi küfürleri ifade ettiğini kendileri düşünsün… Siz, yolunuzu ve zihninizi temizlemenin keyfini çıkarın.
"Olanı, olduğu gibi göremeyen, olması gerekenlerle tükenir." Derken Eddi Anter, sanırım hayatı boyunca kendi olamayanlara bir şey fısıldamak istemiştir. Bazı insanlar, kim ne derse desin olduğu gibi görünmeyi tercih eder. Bazıları da ne olursa olsun nasıl göründüğü ile ilgili endişe eder. Böyle insanlar kendilerini sadece başkalarının gözleriyle değerlendirir çünkü. İnsanlar onaylanmak, övülmek ister. İnsanın övgü görmek istemesi kadar doğal bir durum yoktur. Ama övgü almak için yaşamaya başlandığında insan kendi değerlerinden uzaklaşmaya başlar. Farkında olmadan sevdikleri de aslında ondan uzaklaşır. Kendine yabancılaşan insan yakınlarına nasıl samimi gelebilir ki? İnsan kendini başkalarının gözünden değerlendirdiği zaman, kendi olmaktan çoktan çıkmıştır bile. O artık olmak istediği yolda yürüyen ve hiçbir zaman kendini eleştiremeyen biri olmuştur. Duyguları göstermekten kaçınmaya başlar. Kamufle etmek zorundadır acılarını, hayal kırıklıklarını… Her zaman işler yolundaymış gibi mesaj vermelidir herkese. Çünkü artık tek derdi, herkestir. Birileri onun için olumsuz düşünmemeli, o hep iyi görünmeli, mutlu bilinmeli. Oysa bu kamufle altında bile, saklayamadığı gerçek isyan etmektedir. Kabullenmekle başlar kendi olma savaşı. Kendini seven insan başkası olmaya çalışmaz. Başkasına kabul ettirmek için kendini şekilden şekle sokmaz. “ne isem odur” görünen de olanda BİR ve TEK… İŞTE mutluluk bu cümlede saklıdır.