Şu an içinde yaşadığımız toplum, kültürel olarak bir değişim süreci yaşamaktadır. Bu değişim, en çok da teknoloji ve tüketim alışkanlıklarına ekti etmektedir. Var olan değişim sürecinde toplumun çeşitli şekillerde olumsuz olarak da etkilendiği ortadadır. Bu etkiler ülkemizin kültürel dokusunda son zamanlarda bozucu etkiler yaratmaktadır. Bir nevi tahrip edici bu etkiler toplumda milli ve manevi değerlere olan inancın ve saygının eskiye nazaran azalması, ahlaki çöküntü, kuşaklar arası ilişkilerin bozulması, toplumun kendine has karakteristik özelliklerinin kaybolmasına ayrıca neden olmaktadır.   Toplum olarak, her şeyi dozunda kullanmak, aşırıya kaçmamak, teknolojiyi amaca hizmet edecek şekilde kullanmak ve içselleştirmek bu olumsuz havayı solumaya engel olacaktır.   Gün geçtikçe, değer karmaşasının yayılması ve faydacılığın her şeyin önüne geçmesi de etik kurallarının uygulanmasını olumsuz yönde etkiledi. Bu durum bir anlamda toplumsal yozlaşma da oluşturmaya başlamıştır. Toplum içinde farklı değerlere sahip kişiler toplumun değer sistemine karşı geldiklerinde etik çatışma yaşamasına neden olmaya başlamışlarıdır. Nitekim son yıllarda ardı kesilmeyen şiddet haberleri, merhamet ve vicdani değerlerin bir kez daha sorgulandığı olaylar bu durumu daha iyi açıklayıcı niteliktedir.   Bu anlamda baktığımızda toplumsal yozlaşmanın çeşitli nedenleri vardır. Kamu yapısından kaynaklanan nedenler, ekonomik yapıdan kaynaklanan nedenler, siyasal ve bürokratik yapıdan kaynaklanan nedenler, tarihsel nedenler gibi.   Şu anda da ekonomik yapının nasıl etki ettiğini bire bir tecrübe etmekteyiz. Bir ülkede ekonominin kötüye gidişi toplumu ve doğal olarak bireyleri olumsuz olarak etkilemektedir. Bu etkilenme zamanla yoksullaşmayı getirebilir. Bu da eğitim başta olmak üzere birçok alanı etkiler. Fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklı insanlar yetişmesi güçleşeceğinden ahlaki yozlaşmanın altyapısı da oluşmaya başlar. Bu şekil hissedişin kişiyi buhrana sürüklememesi için ne yapılmalı, nasıl yol almalı ve neler geliştirilmelidir?   Farkındalığımızın toplumca artması için, bilinçlenmek artık zirve yapmalı. Maalesef Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde halen fizyolojik ve güvenlik basamağını tamamlayamadığımız için bu zirve ütopya olarak kalmaktadır.