ANNE OLABİLME SANATLARI
Bir kadın anne unvanını maalesef sadece doğurarak alamıyor. Bu unvanı hak etmenin yolu uzun ve meşakkatli. Annelik; kız çocuklarının ilk oyuncaklarının saçını taramasıyla startını verip ergenlik denen garip gelişim süreçlerine eklenen iğrenç denebilecek adet sancılarıyla harmanlanıyor. Sonrasında bir adama eş olduğunu sanırken aslında bir evin annesi oluyorsun. Bunlar anneliğin soyut unvanları. Doğumla birlikte somut hal alan annelik unvanına hak kazanıyor gibi görünsek de asıl anneliği hak etme süreci sonrasında başlıyor.
Bebeklerde güvenli bağlanmanın temelini altını zamanında alma vb. gibi konulara dayanırken, henüz bir literatürde rastlamasam da bence asıl güvenli bağlanma çocukluk evresinde kemikleşiyor. Doğru iletişim, paylaşım, gerçek sevgi ve en önemlisi mutfaktan gelen tencereye çarpan kaşık sesleri en sağlam güvenli bağlanmanın düğümünü atıyor. Gerçek sahibinden anne unvanı takdim ediyor.
Her yaşta annemin tarhanası, annemin böreği ve annemin yemekleri diyebiliyorsak bu zamanındaki güvenli bağlanmışlığın sağlam kanıtıdır. Çünkü güvenli bağlanmanın temeli bebekken atılır; lakin anahtar teslimi çocukluk dönemidir. Bir tas çorbanın kokusunda gizlidir bazen sevgi. Buda demek oluyor ki anal dönem insanın ömür boyu hayatına kazınıyor. Burada mesele yeme içme değil yâda envaye çeşit yemekler çocukların istediğini yapma yedirme değil. ''Emek'' kazık kadar olduk hala annem yapsın her yemek tatlı her yemek güvenli her yemek doyurucu anne eli değmiş gibi bir reklam klişesi değildir. Gerçek annenin en yalın anlatımıdır. Maalesef her doğuran dişi anne olamıyor; doğurmakla anne olunmuyor. Bu unvanı hak etmek için ölünceye kadar emek, fedakârlık ve sevgi gerekiyor. Hala sizin için bir kadın bir şeylere uğraşıyorsa ve hala geldi diye tencerelerde kaşık sesleri evin odalarına yayılıyorsa işte bu kadın annedir. Anne sıcak bir yemekte saklı kalmış güven sevgi ve sonsuzluktur....