Günümüzde bilişim teknolojisinin sunduğu imkanlar ile ulaşılamayacak alan yok denecek kadar azaldı. Avuçlarımızın içindeki küçük bir cihazla ve birkaç parmak hareketiyle dünyadaki her şeyden haberdar oluyoruz. Sadece başka dünyalardan haberdar olmakla kalmıyoruz. Bu sistemin içine girdiğimiz anda başkalarının da bizden haberdar olmasının yolunu açıyoruz. Ne kadar çok bilgi ve veri paylaşırsak özel alanımızın kapılarını başkalarına o kadar açıyoruz. Anlayacağınız, hırsızı hanemize davet ediyoruz. Başımıza gelebilecek tehlikelerden habersiz, anın tadını çıkarıyoruz.   Çocuklar ise her konuda olduğu gibi bilişim alanında da yetişkinlerden daha savunmasızlar. Deneyimsizlikleri tehlikeyi sezmelerinin önündeki en büyük engel. Çocuklar ile ilgili işlenmiş bilişim suçları soruşturma ve kovuşturma dosyalarına baktığımızda çok kolay kandırılabildiklerini görüyoruz.   Bu tür suçların failleri, bir çok dosyada gördüğümüz üzere, özellikle sosyal medya üzerinden çocuklarla irtibata geçiyorlar. Önce kendilerini irtibata geçtikleri çocuğun yaşıtı gibi tanıtarak güven kazanmaya çalışıyorlar. Fail tanışma ve güven kazanma aşamasını hızlı geçmeye çalışıyor. Bir an önce amacına ulaşmak istiyor. Kısa sürede çocuğun kendisine güven kazanmasını sağladıktan sonra çocuktan çıplak görüntülerini, videolarını istiyor. Bir tek görüntü elde ettiğinde zafer kazanılmış oluyor çünkü bundan sonra tehdit ve şantajla istediğini yaptırabilme gücünü elde ediyor. İstediği yapılmadığı takdirde görüntüleri yaymakla korkutarak daha ileri aşmalara geçmeye çalışıyor. Sosyal medya üzerinden birbirini tanımadan başlayan ilişki, dış dünyada bir araya gelmeye kadar sonuçlanabiliyor ki bu durumda tehdit ve baskı altındaki çocuğun tecavüze uğraması da çok yüksek bir ihtimal. Fail, çocuğu, bu ilişkiyi başkalarına ifşa ederse kendisine ve ailesine zarar vermekle tehdit ederek her şeyin gizlilik içinde kalmasını sağlıyor.   Görüldüğü üzere çocukların internet yoluyla iradesinin ele geçirilmesi ve istismar edilmesi çok kolay. Bu nedenle de çok yaygınlaşmış durumda. Fail, kendi adına hiç bir risk almadan ve kimseye gözükmeden kolayca amacına ulaşıyor. Başına gelenlerden dolayı kendini suçlayan çocuk, yetişkinlere durumu anlatamayabiliyor. İşlediği suç yanına kâr kalan fail ise daha çok cesaret kazanıyor.   Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da tutuklanan 70 yaşında bir adam 346 çocuğa internet yoluyla cinsel istismarda bulunduğu için yargılanıyor. Bu kadar çok sayıda çocuğu istismar edebilmesinin en önemli nedenleri arasında tabi ki, internet ortamının sağladığı kolaylıklar bulunmakta. Fail kazandığı her zaferden cesaret alarak bir sonraki zaferine koşuyor.   Bu suçlarla ilgili yasal düzenlemelerin yetersizliği ve etkisizliği ortada. Ancak daha da önemlisi, bu suçların ciddiyetinin farkına varılmaması ve önleyici politikalar geliştirilmemesi. Her geçen gün bu suçların oranı ve görülme sıklığı artıyor. Çocukların güvenli internet ve istismardan korunma konusunda ana okulu aşamasından başlayarak eğitilmesi, ebeveyn tarafından da internet kullanımının denetlenmesi çok önemli.   Çocuklar en güvendikleri ortamda, evlerinde, tanıdıkları-tanımadıkları kişiler tarafından istismara uğruyorlar. Denetimsiz internet ortamı nedeniyle istismarcılar artık çocuklara daha yakınlar. Ebeveynlerinden bile daha yakın...